METIN / PDF – açmak / kapatmak
ÜÇÜNCÜ ANTLAŞMA Bölüm 34… İrade Özgürlüğü ve Vicdan
Jesus Christus´un Vahyi
Almancadan tercüme: Jasmin
Vicdanın ve İrade Özgürlüğünün Önemi
Rab şöyle konuşuyor…
- Öğrenciler, beni dinleyin: İnsan ruhi hediye olarak irade özgürlüğüne ve vicdana sahiptir; herkes erdemlerle dünyaya gelir ve o erdemleri kullanabilir. Ruhlarında vicdanın ışığı vardır; ama vücudun gelişmesiyle ayni zamanda tutkular, kötü eğilimler de gelişir ve bunlar erdemlerle savaş içindedirler.
- Tanrı bunların böyle olmasını sağlar, çünkü mücadelesiz liyakatler yoktur ve bu, bundan dolayı ruhi yolda ilerlemek için gereklidir. Eğer Tanrı’nın çocukları mücadele etmeseydiler, onların liyakati ne olurdu? Eğer siz dünyada özlediğiniz gibi mutluluk içinde yaşasaydınız, ne yapardınız? Eğer rahatlıklarla ve zenginliklerle donatılmış olsaydınız, ruhen gelişmeyi ümit eder miydiniz? Siz olduğunuz yerde kalırdınız; çünkü mücadelenin olmadığı yerde, liyakat yoktur.
- Fakat yanlış anlamayın; çünkü ben size mücadeleden bahsediyorsam, zayıflıklarınızı ve tutkularınızı yenmek için geliştirmeniz gereken mücadeleden bahsediyorum. İnsanlara izin verdiğim sadece bu mücadelelerdir öyle ki, bencillik ve maddi çabalarınıza egemen olun ve böylece vicdanınız yoluyla aydınlanmış ruhunuz (hayatınızda) gerçek yerini alsın.
- Bu iç mücadeleyi tasdik ediyorum, ama insanların hırs ve kötülüklerden gözleri kamaşarak kendilerini yükseltmek için sürdürdükleri mücadeleyi değil. (9, 42 – 44)
- “Beden” hep dünyanın cazibelerine yenik düşerken, ruh yükselmesine ve ilerlemesine ulaşmak için çabalar. Fakat ruh ve beden eğer onun ikisi sadece onlara izin verileni yaparlarsa, ahenk içinde olabilirler. O izin verilen de benim öğretimin gösterdikleridir.
- Her an kanunumu nasıl uygulayabilirsiniz? Davranışlarınızın hâkimi olan vicdanınızın sesine kulak vermekle. Yapamayacağınız hiç bir şey sizden beklemiyorum. Mutluluğa giden yolun boş hayâl olmadığına, bilakis onun varlığına sizi ikna etmek istiyorum ve burada mutluluğa götüren yolu nasıl kat edeceğinizi vahiy ediyorum.
- Yolu seçme özgürlüğüne sahipsiniz, fakat Baba olarak size en kısa ve gerçek yolu göstermek benim görevimdir ki, o yol hep size sevgim olan tanrısal deniz feneriyle aydınlatılmıştır. Çünkü siz bilginizi tasdik eden ve imanınızı canlandıran hep yeni sözlerimi dinlemeye susayan öğrencilersiniz. (148, 53 – 55)
- Vicdanı benliğinize koydum öyle ki, vicdan iyiyle kötüyü ve doğruyla yanlışı birbirinden ayırma gücüne sahip olduğu için size bütün yollarınızda ilkeniz olsun. Bu ışıkla yanılgıya uğramayacaksınız, ne de size bilgisiz diyebilecekler. Eğer bir spiritüalist hakikati biliyorsa, nasıl çevresindeki insanları dolandırabilir ve kendisini yanıltmaya kalkabilir? (10, 32)
- Sevgimin ve adaletimin insana verdiği unvan onun bu dünyada bir prens olmasıdır. İnsanın başlangıçtan beri aldığı görev dünyaya egemen olmaktı.
- İnsana Tanrı’nın hediyesi olan irade özgürlüğünün üstüne yolunu aydınlatsın diye parlayan bir deniz feneri koydum, o da vicdandır.
- Etkinlik göstermek için özgürlük ve iyiliği kötülükten ayırt edebilmek için verdiğim vicdanın ışığı benim baba sevgim olarak ruhunuza miras olarak verdiğim en büyük iki hediyedir. Onlar insanlarda doğmadan önce ve öldükten sonra da vardır. Vicdan ona önderlik eder ve ümitsizlikte, aklını kaybettiğinde ya da can çekişirken, ruhla birleşik olduğu için ayrılmaz. (92, 32 – 34)
- Ruh, irade özgürlüğü yoluyla kurtuluş için kazanacağı liyakatlerden ötürü o özgürlüğe sevinir.
- Ruha özgür gelişme yolunda izin verileni yasaktan ayırt etmek için ve ondan ötürü yanılmamak için kim önderlik eder, yön gösterir ve danışmanlık eder? Vicdan.
- Vicdan, tanrısal bir kıvılcım, daha yüce bir ışık ve insanın günah işlememesine yardım eden güçtür. Eğer vicdan insanın iyilik yolunda kalması için maddi zorlama gücüne sahip olsaydı, insan hangi liyakati kazanmış olurdu?
- Bilmenizi istiyorum ki, liyakatlerinizi o vicdanın sesine kulak vermenizle, onun asla yalan söylemediği ve tavsiyelerinde yanılmadığı kanaatine varıp onun direktiflerini yerine getirmekle kazanabilirsiniz.
- Elbette kavrayabildiğiniz gibi, o sesi berraklıkla duyabilmek için eğitim ve kendine konsantre olmayı gerektirir. Hanginiz şu anda vicdana itaat ediyorsunuz? Bunu kendiniz yanıtlayın.
- Vicdan kendisini hep insanda beyan etti; ama insan bütün hayatını o ışığın önderlik yapması için gerekli gelişmeye ulaşmadı. Onun kanunlara, talimatlara, kurallara, dinlere ve nasihatlere ihtiyacı vardır.
- Eğer insanlar ruhlarıyla bağlantı kurmayı başarırlarsa ve ruhaniyeti dışarda aramak yerine içlerinde ararlarsa, o zaman içlerinde hep canlı kalmış olan, ama ona kulak vermedikleri o hafif, ikna edici, bilge ve adaletli sesi duyabilecekler. Ve onlar vicdanda Tanrı’nın varlığını ve vicdanın insan ile Babası ve Yaratan arasında bağlantıyı sağlayan gerçek aracı olduğunu anlayacaklar. (287, 26 – 30)
- Işığım hepinizin içindedir, herkes bu hediyeye sahiptir; ama bazılarınızda bu ışık hep daha çok yoğunlaşırken, çoğalırken ve kendisini beyan etmek için dışarıya sızarken, diğer insanlarda o sadece gizli, saklı ve bilinçsiz durumda kalır. Fakat size doğrusunu söyleyeyim: İnsan ne kadar ruhen geri kalmış olsa bile, o hep iyi ve kötüyü birbirinden ayırt edebilecek. Ondan dolayı da yaptığınız bütün işlerinizle benim önümde sorumlusunuz.
- Size söylemeliyim ki, idrakınız çoğaldıkça, sorumluluğunuz da ona göre büyüyecek, çünkü vicdanın direktiflerine karşı daha da çok hassas olacaksınız. (310, 69 – 70)
- Bilmenizi istiyorum ki, siz bütün yaratıklar arasında dünyada ruh ve vicdanla donanmış seçkin yaratıklarsınız. Size irade özgürlüğü verdim öyle ki, kendi arzunuzla bana götüren doğru yoldan gidin. Size sunduğum bu çiçekli bir yol değildir, bilakis duanın, günahlardan pişman olup Tanrı’ya dönüşün ve mücadelenin yoludur ve bu yolda vicdanınız size önderlik etsin. (58, 42)
- Eğer vicdan irade özgürlüğünden mahrum olsaydı, ruh ne hale gelirdi? Önce o ruh ruh olmazdı ve insan o zaman en yüce yaratık olmazdı. Öyle insan o zaman sizin ürettiğiniz kendi yaşamsız, zekâsız, iradesiz ve hırssız makinalar gibi olurdu. (20,37)
- Ben insana irade özgürlüğü verdim. Fakat insan ruhi körlüğüyle ileri gidip beni bu özgürlükten dolayı suçlarsa, ona irade gücü ve akıl verdiğimi söyleyeceğim. Ayni zamanda onun tökezlenmemesi için veya yanılmaması için yol olan kanunumu beyan ettim. Onun içinde iç deniz feneri olan, ruhun yolunu aydınlatan ve onu sonsuz yaşama götüren vicdanın ışığını yaktım.
- Neden günah vardır, kötülükler ağır basar ve savaşlar başlar? İnsan vicdanının sesine kulak vermediği ve irade özgürlüğünü kötüye kullandığı için. (46, 63 – 64)
- Dünya sesimi duymuyor, çünkü kendimi insanlar yolluyla beyan ettiğim vücutlar kısa menzillidir. Ondan dolayı bilgeliğim olan, insanlara konuşan ve onlara sürpriz yapan ruhun sesidir. Onlar bencilliğin sihrine kapılıp vicdanın sesine sağır olduğu için, sadece iltifatlara, dünyevi saygınlıklara değer veriyor ve toplumdaki mevki ve gücünden sarhoş oluyorlar. (168, 18)
İrade Özgürlüğünü Kötüye Kullanma
- Bugün irade özgürlüğünü kötüye kullanma sonucunda ruhen zayıflamış bir insanlığı buluyorum. Ben adaletin, sevginin, merhametin ve iyi olanın yolunu tasarlamıştım. İnsan, onu yıkıma götüren sahte bir diğer ışığı yarattı.
- Geri gelişimde sözüm size gitmek istemediğiniz yolu gösteriyor. Bu öğretinin kafayı karıştırdığını veya ilgisiz bıraktığını söyleyen insan adil ve akıllı olmazdı. (126, 5 – 6)
- İnsanların birbirlerini nasıl yok ettiklerine, nefret ettiklerine, cinayet, dolandırıcılık ve ihanetten çekinmeden birbirlerinin gücünü ele geçirdiklerine bakın. İnsanların kurbanı olarak ölen milyonlarca insan var. Diğerleri ise kötü alışkanlıklarının etkisi sonucu mahvoluyorlar. Onlarda ışık var mı? Onların içindeki ruh onlara konuşuyor mu? İrade özgürlüğünün kötüye kullanılması ve iç sese kulak vermeme ve insanlar, sizin vicdan dediğiniz, hepinizin içinde taşıdığınız Tanrı’nın ışığı olan dikkatinizi o tanrısal kıvılcıma çekmeme sonucu orada var olan karanlık ve acıdır. (79, 31)
- İrade özgürlüğü, hayat yolunda insanlara verilmiş olan en yüce ifade, en mükemmel özgürlük hediyesidir öyle ki, o özgürlük iyilikte metanetle, vicdanin kılavuzluğuyla ve sınavları başarma mücadelesiyle sizi Baba’nın kucağına ulaştıracak. Fakat irade özgürlüğünün yerini azgınlık aldı. Vicdanın sesine kulak verilmiyor; insanlık sadece dünyanın istediklerini dinliyor ve ruhaniyet materyalizmle değiştirildi.
- Büyük şaşkınlıklar ve çok çeşitli farklı öğretiler karşısında insanlara öğretim bu devirde saçma görünecek. Fakat size bunun insanların içine düşmüş olduğu uyuşukluktan kurtarmak için uygun talimat olduğunu söylüyorum. (157, 15 – 16)
- Benim sözüm yoldur, sizi mükemmelliğe götüren Tanrı’nın kanunudur, ruhu yükselten ışıktır, fakat ruh, “beden” direnciyle isteğini kabul ettirdiği ve ruhun içten çağrısını duymadığı için karardı.
- “Bedenin” kumandasına boyun eğen ve çevresini saran dünyanın etkisi altında kalan, önderliğini korumasız bir yaratıkla değiş tokuş yapan, rüzgârda kuru yapraklar gibi insani tutkuları ve zaafları yüzünden etrafa savrulan ruhun vay haline!
- Özgürlüğünü en çok seven insan, Tanrı’nın dileğine boyun eğmekten, ruhunun sonuçta ona egemen olacağı ve birçok insani zevklerden mahrum bırakılacağı korkusuyla – onların ona zarar verdiğini bildiği halde – korkuyor. Ve böylece insan onu gerçek yaşama götüren yolu terk ediyor. (97, 36)
- İnsanların irade özgürlüklerini zevkleri, adi tutkuları, düşmanlıkları ve intikamları için kullandıkları devir şimdi sona eriyor. Adaletim günahın yolunu kapatıyor ve onun yerine barışmanın, yenilenmenin yolunu açıyor öyle ki, insanlar başka yollarla boşuna aradıkları barışın yolunu bulsunlar. (91, 80)
- Size irade özgürlüğünü hediye ettim ve çocuklarıma verdiğim o kutsanmış özgürlüğe saygı gösterdim. Ama benliğinize vicdanın tanrısal ışığını da koydum öyle ki, onun önderliğiyle yeteneklerinizi doğru yola yönlendirin. Fakat size söylüyorum: Ruhla beden arasındaki savaşta ruh yenilgiye, onu daha da çok hakikatin kaynağından uzaklaştıran acılı bir düşüşe uğradı ki, o hakikat de benim.
- Ruhun yenilgisi nihayet değil, geçicidir; çünkü o açlığına, susuzluğuna, çıplaklığına ve karanlığına tahammül edemediği anda, uçurumun derinliklerinden kalkacak. Istırap onun kurtuluşu olacak ve vicdanının sesini o zaman duyduğunda, güçlü, ışıl ışıl, kalpten ve ilhamla kalkacak ve yeteneklerini yeniden kullanacak. Ama o artık onu iyilik veya kötülüğe kullanma özgürlüğüyle değil, bilakis o yetenekleri ruhuma sunabileceğiniz en güzel hizmet olan Tanrı’nın kanunlarını uygulamaya adamakla yapacak. (257, 65 – 66)
Vicdanın İtkisine Gerekli İtaat
- Şu an sadece maddi varlıkları için yaşayan milyonlarca yaratık hakikatten ne kadar da uzakta yaşıyorlar! Gözlerini hakikate onlar nasıl açabilirler? Sadece vicdanın sesine kulak vermekle ki, o sesin duyulabilmesi toparlanma, kendine gelme (derin düşünme) ve duayı gerektirir. (169, 16)
- Gittiğiniz yolun yukarıya doğru ruhi gelişmenin yolu olup olmadığını her ne zaman bilmek istiyorsanız, vicdanınıza sorun. Ve o vicdanda barış varsa, kalbinizde insan sevgisi ve insanlara karşı iyi niyet yaşıyorsa, o zaman ışığınızın hâlâ parladığından ve sözünüzün teselli ve şifa verdiğinden emin olacaksınız.
- Fakat kalbinizde açgözlülük, kötü niyet, materyalizm ve bedenin arzularının kök saldığını keşfederseniz, emin olabilirsiniz ki, ışığınız o zaman karanlık ve hile olmuştur. Baba sizi öbür dünyaya çağırdığında, altın buğday yerine kirli hasat göstermek mi istiyorsunuz? (73, 45)
- Öğrenciler: Eğer hatalar ve yanılgılar yapmak istemiyorsanız, davranışlarınızı vicdanınızın ışığında sınayın ve eğer orada vicdanı karartan bir şey varsa, kendinizi iyice keşfedin ve o utanç lekesini bulacaksınız ki, onu temizleyebilesiniz.
- Ona bakıp kendinizin ruhen temiz olup olmadığınızı seyredebileceğiniz içinizde bir ayna vardır.
- Spiritüalist yaptığı işler sayesinde tanınsın ve böylece yaptığı işler temiz ve vicdanı tarafından dikte edilmiş olmalıdır. Böyle davranan insan haklı olarak kendisine benim öğrencim adını verdiğini hissedecek.
- Bana kim hile yapabilir? Hiç kimse. Sizi yaptığınız şeylere göre değerlendirmiyorum, bilakis hangi amaçla yaptığınız şeylere göre değerlendiriyorum. Ben sizin vicdanınızdayım ve onun ötesindeyim. Yaptıklarınızı ve art niyetinizi bilemeyeceğime nasıl inanabilirsiniz? (180, 11 – 13)
İrade Özgürlüğü ve Vicdan Arasında Savaş
- İlk insanlar dünyada yaşamaya başladıkları zaman, Yaratan onların içine sevgisini koydu ve bir ruh verdi, o ruhun ışığını vicdanda yaktı. Ayni zamanda onlara irade özgürlüğü de verildi.
- Fakat insanların bir kısmı iyilikte metanetli kalmada ayartmalara karşı temiz kalma amacıyla savaşmakla, Tanrı’ya layık ve vicdanla ahenk içinde kalmaya çabalarken, insanların diğer kısmı günahtan günaha ve hatadan hataya sadece duyularının sesine kulak vererek, tutkularının egemenliği altında yanılgı ve ayartmayı insanlar arasına ekmekle halka halka günah zinciri örselediler.
- Ama bu şaşkın ruhi yaratıklara peygamberlerim tanrılığımın melek elçileri olarak insanlığı uyandırmak, tehlike anında uyarmak ve benim gelişimi bildirmek için geldiler. (250, 38 – 39)
- “Beden” sizin vicdan dediğiniz iç ışığın direktiflerine uymak için dik kafalı ve inatçıydı ve ona içgüdüsünün azgınlıklarına ve tutkularına ayartan itkilerin peşinden gitmek daha kolay geldi.
- İnsanlık, dünyada hayat yolunda hiç susmayan vicdan ve materyalizmden ibadet ve kanununu yapmak isteyen “beden” arasında ağır çatışmayla uzun yol kat etti, ama bugüne dek ne madde, ne de ruh bu savaşı mücadele devam ettiği için kazandı.
- Bu savaşı kim kazanacak diye bana soruyorsunuz. Ruh yoluyla “bedende” etkinliğini gösteren vicdanın mutlak zaferi kazanmasının uzun sürmeyeceğini size söylüyorum.
- Bu kadar çok savaş ve çabalama sonucunda insancıl ve geçici olan bedenin benim ebedi ışığım olan vicdanın önünde boyun eğmesi gerektiğini sezmiyor musunuz?
- Uzun bir zaman çatışmadan sonra, insan nihayet şimdiye dek hiç sahip olmadığı içindeki sese ve içinde titreşen ve yaşayan ruhsal yaşama karşı hassaslık ve uyum göstereceğini anlayın.
- Hepiniz o noktaya doğru farkında olmadan hareket ediyorsunuz. Fakat siz dünyada iyiliğin ve adaletin zaferini gördüğünüzde, mücadelenin, savaşların ve sınavların nedenini anlayacaksınız. (317, 21 – 26)
- İnsanın nasıl çevresini saran her şeyin üstünde durduğuna ve onun irade özgürlüğü ve vicdanla donatılmış tek yaratık olduğuna bakın. Bu irade özgürlüğü yoluyla yanılgılar, düşüşler ve insanların günahları çıktı. Ama adaletin ve Yaratan’ın sonsuzluğunun önünde onlar geçici hatalardır. Çünkü bundan sonra bedenin zayıflıklarına ve ruhun ayartılabilmelerine karşı vicdan zafer kazanacak. Böylece bilginin karanlığa (bilgisizliğe) karşı zaferi olan ışığın zaferi gelecek. O sevgi, adalet ve ahenk olan iyiliğin bencillik, azgınlık ve haksızlık olan kötülüğe karşı zaferi olacak. (295, 49)
- Benim için hiçbir şey imkânsız değildir. Dileğim yerine geldi ve benim dileğim değil de, ara sıra sanki insanların dileği egemenmiş gibi görünse de, dileğim hep yerine gelecek.
- İnsanın irade özgürlüğü yolu, dünyada egemenliği, gururunun zaferi, şiddet yoluyla bazen baskısı sonsuzluğa kıyasla çok kısadır ki, o asla Tanrı’nın planlarını değiştiremez. Ama yarın veya uygulama esnasında bütün yaratıklara ruhumun dileği gitgide kendisini iyiyi korumakla ve halis olmayanı yok etmekle beyan edecek. (280, 9 – 10)
- Dünyanın sınırlarının sevgiyle kaldırıldığı ve dünyaların birbirine ruhta gelişmeyle yaklaştığı bir zaman gelecek.
- O ana kadar vicdanla irade özgürlüğü arasındaki savaş devam edecek ve insan hayatını istediği gibi yaşamak için o irade özgürlüğünden faydalanacak.
- Bu iki güç arasındaki savaş doruk noktasına ulaşacak ve zafer ruhun tarafında olacak. Ruh tamamen Baba´ya sevgi bağlılığıyla: “Rab, irade özgürlüğümden vazgeçiyorum, sadece bende senin dileğin yerine gelsin” diyecek.
- Bana böyle ulaşanı kutsayacağım ve onu ışığımla saracağım; fakat ona hediye ettiğim o kutsanmış irade özgürlüğünü asla geri almayacağımı bildireceğim. Çünkü Babasının dileğini yerine getiren, sadık ve itaatli olan insan Rab´bin güvenine layıktır. (213, 61 – 64)
Tanrı’nın Yeni Sözüyle Vicdanın Hassaslaşması
- Işık ve sevgi dolu öğretim ruhu güçlendirir öyle ki, o bedene karşı gücünü uygulasın ve onu hassaslaştırsın ki, vicdanın telkinleri ona daha da kolay duyulabilsin
- İnsanın çabalaması gereken hedefi ruhaniyettir, çünkü bu yolla insan tamamen vicdanıyla bir olmayı başaracak ve sonuçta kötüyü iyiden ayırt edebilecek.
- İnsanların ruhi gelişme eksikliğinden dolayı o etkili, bilge, yanılmaz ve adil iç ses yeteri kadar duyulup anlaşılamadı ve böylelikle insan ona gerçekten iyiyi kötüden ayırt etmeye yarayan sınırsız idrake ulaşamadı.
- Fakat sırf bu değil, bilakis insan her iyi itkiyi izlemek ve her aydınlık ilhama itaat etmek ve ayni zamanda her ayartmaya, hileli veya kötü düşüncelere veya duygu itkilerine karşı gelmek için içinde gerekli gücü bulsun. (329, 56 – 57)
- İnsanlar derin düşünme yaparlar ve yüce mantığın sesini, duymak istemedikleri o hâkimin direktiflerini duyarlarsa, çünkü o hâkim onlara o an yaptıkları şeylerin tam tersini emrediyor, birbirlerini anlamak insanlara ne kadar da kolay olacak.
- Eğer vicdanınızın direktiflerine kulak vermeye hazır değilseniz, o zaman ögretimi uygulamada itaatli ve istekli değildiniz. Onu teoride kabul ediyorsunuz, ama pratikte uygulamıyorsunuz. O öğretide tanrısal bir özün olduğunu kabul ediyorsunuz, Christus´un büyük ve talimatlarının mükemmel olduğunu söylüyorsunuz. Ama hiç kimse Usta Christus gibi büyük olmak istemiyor, kimse O´nu kendisine gerçekten örnek olarak almakla O´na gitmek istemiyor. Fakat bilesiniz ki, ben İkinci Devirde ruhen büyük olduğumu bilin diye gelmedim, bilakis siz hepiniz de büyük olun diye geldim. (287, 35 – 36)
- Bütün insanları ve bütün milletleri yeni mesajımın etrafına toplayacağım. Bir çobanın koyunlarına seslendiği gibi, size sesleneceğim ve kötü hava ve fırtınadan kurtulup sığınacakları bir damın barışını vereceğim.
- Görünüşe göre imanın ve ruhaniyetin zerre kadar bile izine sahip olmayanların kaç tanesinin ruhlarının en temizliğiyle ruhsal yaşamın ölümsüz prensiplerini muhafaza ettiklerini göreceksiniz. Ve size Tanrı’ya bağlılığı yokmuş gibi görünenlerin kaç tanesi benliklerinde yıkılmaz bir ibadet kürsüsü taşıdığını göreceksiniz.
- Bu iç ibadet kürsüsü önünde insanlar hatalarına, kötü işlerine ve hakaretlerine itaatsizliklerinin gerçek pişmanlığıyla ağlamak için ruhen diz çökmek zorunda kalacaklar. Orada vicdanın kürsüsü önünde insan gururu yıkılacak ve böylece insanlar ırklarından ötürü kendilerini diğer ırklardan artık üstün saymayacaklar. Sonra feragat, telafi ve sonunda barış sevginin, alçakgönüllülüğün, imanın ve iyi niyetin kanuni meyvesi olarak gelecek. (321, 9 – 11)
|